Tamam, mükemmel bir bedeniniz var. Hoplayın zıplayın. Eğilin bükülün İstediğiniz hareketi dilediğiniz zaman yapın
Ama minik bir hatırlatmada bulunalım.
Bütün bunları yaparken, vücudunuzu birazcık öğrenin. Niye mi?
Ola ki ters bir hareket size pahalıya mâl olabilir Gerçi vücut bu, bir kere beş kere on kere de olsa sizi çok sevdiği için hatalarınızı görmezlikten gelecektir. Yine de kendini dengede tutmaya çalışacaktır. Ama bir yere kadar
İsterseniz, vücudu ayakta tutan iskelet yapıyı hayal edelim.
Bel kısmından başlayıp beyne kadar uzanan bölüm, halka halka omurlardan oluşuyor değil mi?
Haliyle boyundaki omurlara boyun omuru deniliyor. Beldeki omurlara da bel omuru.
Belimizde beş omur var. Tabi omurlar arasında amortisör görevi gören diskler var. Zaten sorun bu disklerin deformasyonu işte. Disk özel bir bağ dokusundan oluşmuş. Görevi nedir diyorsanız hiç de az değil inanın:
Ama o, içi jel gibi, peltemsi yumuşak maddeden (sıvıdan) oluşan, dışı da özel bir tabakayla muhafaza edilen diskler, her biri iki omur arasında sıkışmış halde tüm bu görevleri hem de bir ömür yapmaya çalışıyor.
Bütün diskler aynı görevi üstlenmekle birlikte kimilerinin görevi biraz ağır. En ağır yük de dördüncü ve beşinci omurlardaki disklerde. Bunu şöyle açıklayalım isterseniz; Hani apartmanın birinci, ikinci üçüncü katına binen yük ile yedinci katına binen yük aynı değildir. İşte aynen öyle. Ah keşke apartman katlarında da böyle diskler olabilseydi. Ve bizdeki diskler gibi özellikleri olsaydı, depremler insanlara salıncak gibi neşe kaynağı olurdu Oysa depremde şöyle bir sallanmaya başlandığında en evvel alt katlar çöküyor. Çünkü yükün ağırlığı orada. Üstelik apartmanlar hareketsiz
Beldeki hareketin büyük çoğunluğu dört ve beşinci omur ile, sakrum kemiği adı verilen kemik arasındaki eklemlerde oluşuyor.
Hani disklerin içinde peltemsi sıvı vardı ya, o sıvının bir de kabı vardı. Tıpta ona fibrotik bant diyorlar. Liflerden oluşuyor. İşte o bant ve lifler o sıvının omurlardan gelen baskıyı ayarlarken etrafa dağılmasını önlüyor. Ne müthiş bir yapı değil mi?
Bu gibi durumlarda o fibrotik bant dediğimiz peltemsi sıvının koruyucusunu sürekli zorluyor. Bir zaman geliyor ve bu lifçikler minik minik aralanmaya, içerideki peltemsi sıvı da bu aralanmalardan dışarıya doğru sızmaya başlıyor. Sonra ne mi oluyor?
İşte jelatinöz adı verilen peltemsi sıvı omurların arasında dışarı doğru çıkıyor. Omurların etrafı bir sürü tesisatla dolu.
Bir sürü bağ dokusu var. Bir sürü kan damarı var. Bir sürü sinirler var. İşte liflerden dışarı taşan bu sıvı hem sıvı özelliğini kaybedip sertleşiyor hem de bu damar ve sinirlere baskı yapmaya başlıyor. Sonrasında düne kadar hiçbir şeyiniz yokken, şikayetler baş gösteriyor. Sanki bu bir anda, birden bire olmuş gibi. Oysa belki ayların belki yılların ihmali ve birikimi. Hele bir hatırlayın geçen günlerinizi. Yaptığınız yanlış hareketlerin farkına siz varmasanız da, beliniz ağrı ile sizi sürekli uyarıyordu değil mi? Ama siz önemsemiyordunuz. İşte dinleniyordunuz biraz geçiyordu. Sonra yine aynı dikkatsizlik. Biraz uzun mu sürdü ağrılar, bir ağrı kesici ilaç alıyordunuz tamam. Vücudun ağrısını, isyanını, ağrı kesiciyle susturuyordunuz.
O yine sizi düşünüyor ve ağrıyordu. Siz de ısrarla ona aldırış etmiyor, ağrı kesici yetmezse arada bir kas gevşetici ilaç merhem vs. kullanıyordunuz.
Ağrıyı susturdunuz da ne oldu? Kusura bakmayın, beliniz yanlış kullanıma dayanamamış ve lifler açılmaya başlamış. O güzelim diskte yırtılmalar meydana gelmiş ve peltemsi sıvı dışarı taşmış.
-Yani?
-Fıtık olmuşsunuz efendim fıtık. Bel fıtığı diyorlar ya o işte.
Hatırlayın maziyi
Derken bir süre sonra omurlar arası disklerden birinde veya ikisinde fıtık oluştu.
Taşan fıtık hangi sinire gelirse o sinirin öte tarafla irtibatı kesiyor. Damara denk gelirse beslenmeyi engelliyor.
O zaman kimi idrarını tutamıyor, kimi cinsel fonksiyonunu kaybediyor. Toplumun çok büyük bir kesimi aslında bel ağrısı çekmiştir. Çoğu halen belinden rahatsızdır. Ama kimse yahu şu belime bir bakayım. Ben yolun neresindeyim diye düşünmüyor.
Biz diyoruz ki, kaynağa inmeden uygulanan tedaviler yüzeysel olur.
Akupunkturda, modern tıpta yapılan tetkikler MRlar, kan tahlillerinin yapılmasına ilave olarak, akupunktur teşhis yöntemiyle hastanın muayenesi de göz önünde bulundurularak rahatsızlığın sebep sonuç ilişkisine varılır.
Akupunktur teşhisinde, modern tıbbi teşhislere ilaveten, kollardan nabza bakma, dilden teşhis koyma, kulaktan detektör teşhisi gibi ayrı teşhis yöntemler de vardır.
Bel fıtığının tedavisinde, akupunktur tedavisi bilinen tedaviler arasında en etkili olanıdır. Çünkü;