Değerli okuyucularımız, halk arasında kabızlığı "peklik" olarak nitelendirenler de var. İsmi ne olursa olsun büyük aptesini yeterli sıklıkta ve miktarda yapamama haline kabızlık deniliyor. Bilirsiniz böyle durumlarda karında şişkinlik ve ağrı duygusu oluşur. Ama tuvalete çıkamayınca bu durum ıstırap halini alır. Eğer kabızlık hiç beklenmedik bir anda olmuş ve uygun bir tedavi sonrası tamamen geçmişse sorun yoktur. Ama kronik halde sürekli kabızlık yaşanıyorsa bu hiç de hafife alınacak bir durum değildir. Tıbbi açıdan kabızlığı tanımlamak da aslında zordur. Tıpta da kabızlık bir hastalık ismi değil, vücudun semptom denilen bir şikayetidir. Dâhiliye uzmanlarınca kabızlık, fonksiyonel şikâyetler başlığı altında ele alınır. Sindirim sistemi rahatsızlıkları arasında en sık doktora başvuru nedenidir. Kadınlarda üç kat daha sık görülür.
Bazı insanlar her gün çıkamayınca kabız olduğunu düşünüyor. Hâlbuki bu yanlıştır. Bağırsak alışkanlıkları kişiden kişiye değişir; günde üç defadan haftada üç defaya kadar çıkmak normal kabul edilir. Ayrıca dışkılama sayısı tek başına kabızlık için yeterli değildir. Kabızlık; sert kıvamda, güçlükle dışkılamak olarak da algılanabilir. Kabızlığı tanımlamakta bu belirsizlik nedeniyle bazı kriterler önerilmiştir. Buna göre kabızlık aşağıdaki durumlardan herhangi ikisinin, en az üç ay boyunca devam etmesi demektir.
Bel ağrısı kabızlık kişiyi gün boyu huzursuz edip, iş verimini düşürmeye kadar varabilir. Hele bu durum bir – bir buçuk yıldan aşkın süre devam ederse o zaman kronik kabızlıktan söz edilmesi gerekir.
Bağırsaklar kadar kendini yenileyen bir organımız yok diyebiliriz. Bağırsaklarımızda her gün milyonlarca, milyarlarca hücrenin tamir ve onarımı söz konusudur. Bu tamir ve onarım durumu, bağırsağın kendi normal fizyolojik gelişiminde vardır. Ama kabızlık olduğunda bağırsağın bu kendi kendini yenilemesi, tamir ve onarımı mümkün olmuyor. Bağırsak dolu iken bu tamir onarım nasıl olsun? Bağırsak kendini yenileyemediği zaman hastalık riski artıyor. Polip dediğimiz vakalar oluşuyor. Ayrıca sürekli ıkınmaya bağlı olarak anal fissür (makatta çatlak) ve hemoroid (basur) oluşur. İnce ve kalın bağırsağın yapısı bozuluyor. Bağırsak kendi beslenmesini de yapamıyor. Sağlıklı kan alamıyor.
Bu iki görev için de yoğun hareket gerekmediğinden kalın bağırsak hareketleri normalde çok yavaştır. Kalın bağırsak hem su ve minerallerin emilmesini sağlayan boğumların kasılması ile mikser hareketi yapar, hem de içeriğinin ilerlemesi için kısa itici kasılmaları ve büyük amplitüdlü kaba itici hareketler yapar. Bu kaba hareketler gün içinde sadece bir-üç kez olur, en çok kahvaltıdan sonraki ilk saatte yaklaşık 15 dakika kadar devam eder. Bu hareketlerle dışkı rektuma (kalın bağırsağın son kısmı) doğru itilir ve dışkılama hissini uyandırır. Kalın bağırsakta dışkıya ileri iten en kuvvetli hareket olan bu kaba hareketler gastrokolik ve duedonokolik reflekslerle harekete geçer (gastro: mide, kolon: kalın bağırsak, duedonum: on iki parmak bağırsağı). Yemek yedikten sonra kaba hareketlerin oluşması bu reflekslerle olur. Yemek sonrası mide ve duedonum (ince bağırsağın ilk kısmı) duvarları gerilerek, kalın bağırsak hareketlerini uyarır. Başka bir deyişle yiyecekler yukarıdan ben geliyorum, bana yer aç demektedir. Kaba hareketler kalın bağırsak duvarının irritasyonu (tahriş olması) ile de uyarılabilir. Ülseratif kolitte hemen hemen sürekli devam eden bağırsak hareketlerinin nedeni budur.
Dışkılama refleksi: Dışkı rektuma indiğinde rektum duvarlar gerilir ve dışkılama hissi meydana getirir. Buraya kadar olan olaylar istem dışıdır. Tuvalet eğitimini almış bir kişi, eğer dışkılama için uygun bir ortam yoksa istemli çalışan dış sfinkter kasını kasarak dışkılamayı engeller. Eğer dış sfinkteri kasmaya devam ederse, birkaç dakika sonra dışkılama refleksleri kaybolacaktır. Ortam uygun olduğunda ise dışkılama refleksleri kaybolsa bile derin bir nefes alarak diyaframı aşağı iterek ve karın kaslarını kasarak karın basıncını arttırabilir böylece dışkıyı kalın bağırsağın son bölümüne iterek yeni refleksleri uyarabilir. Bu şekilde oluşan refleksler hiçbir zaman doğal olarak oluşan refleksler kadar güçlü değildir. Bu nedenle sürekli doğal reflekslerini baskılayan kişiler veya doğal bağırsak hareketlerinin yerini alacak müshil ilaçlarını sıklıkla kullanan kişiler ileride ciddi kabızlık çekerler.
Eğer bir kişi, hayatının erken dönemlerinde düzenli tuvalet alışkanlığı kazanırsa, ki genelde kahvaltıdan sonra gastrokolik ve duedonokolik reflekslerin kalın bağırsakta kaba hareketleri uyardığı zamanda tuvalete giderse, hayatın ileri dönemlerinde gelişebilecek kabızlığı önlemiş olur.
Kabızlık daha önce de belirttiğimiz gibi bir hastalık değil belirtidir. Birçok hastalık, ilaç ya da bazı durumlar kabızlığa sebep olur. Ama kabızlığın en sık nedeni düzensiz beslenme alışkanlıkları sonuç gelişen kabızlık ve çözüm olarak da kabızlık ilaçların uygunsuz kullanılmasıdır. Aşağıda kabızlığın nedenlerinden bazıları sıralanmıştır:
Bu konuya bir sonraki yazımızda da devam edeceğiz.
Sağlıcakla...
Hakan Özdemir
16.08.2020 / İttifak Gazetesi
Kaynak: ittifakgazetesi.com