Değerli okuyucularımız dün başladığımız Servikal artroz boyun kireçlenmesi konusuna devam ediyoruz...
Dün yazımızda belirttiğimiz yaşanan onca olumsuzluklar sonucu ilk başlarda yavaş yavaş disklerin içindeki su içeriği azalıyor. Biz bunun farkına varmıyoruz bile.
Sonra diskin iç tarafındaki liflerde, minik minik yırtılmalar başlıyor. Yine bizden habersiz...
Bu disklerin içinde bulunan ve doktorların jelatinöz adını verdikleri sıvılar, bu minik yırtıklardan, her baskıda biraz fışkırarak veya normalde sızarak sinirler ve dokular üzerine yayılıyor.
Bir zaman sonra burada sinirler ve damarlar, dokular, eklemler görevini % 100 kapasiteyle yapmakta zorlanıyor. O zaman neler oluyor? Bardak taşıyor... (Bkz. Belirtileri nelerdir?)
Doktorlar; boyunda sinirlere ve damarlara yapılan baskıya, "boyun fıtığı" diyorlar. Ön ve arka taraf eklemlerine yapılan baskıya da "kireçlenme" diyorlar.
Sonuçta her iki durum da, boynun deformasyonu anlamına geliyor. Her iki durumda da hareket kısıtlığına ve ağrılara, vücutta birçok aksaklıklara sebep oluyor. Ama canınızı sıkmayın her ikisi de akupunkturla tedavi oluyor.
Boyun fıtığı ve kireçlenmelerinin en önemli iki belirtisi var.
Biri ağrı, diğeri hareketlerde kısıtlılık.
Ağrı nerelerde olur:
-Boyunda elbette olur.
-Omuzlarda olur.
-Kollarda olur.
-Kürek kemikleri arasında olur.
-Kimi zaman boyunda olmaz. Kollarda vs. olur. Siz hiç boyundan kaynaklandığını düşünmezsiniz.
Aslında boyun kireçlenmesi ya da boyun fıtığı olan hastaların, o kadar çok şikâyetleri vardır ki... Bu şikâyetlerin birçoğunun sebebinin, boyundan kaynaklandığını bilmezler. Hatta üzülerek söylemek gerekirse kimi doktorların da hatırına gelmez. Örneğin,
Kaç insan başı sürekli ağrıdığında boynundan şüphelenir? Ya da kaç insan bu şikâyetle doktora gittiğinde doktor onun boynuna bakar?
Boynu sabahleyin tutulmuş halde kalkan çok insan dahi, soğuktan etkilendim vs. diyerek, geçiştirmeye çalışır.
-Boyun kasları ha babam de babam, boynu eski haline çekmek için çaba harcarlar. Dolayısıyla gerilirler. Onların bu gerginliği spazma bağlı şiddetli kas ağrıları olarak ortaya çıkar.
Sürekli yorgunluk hissi duyar. Ama galiba kansız kaldım zanneder. Ya da tutar aklına en sonra gelecek olan korkunç hastalığı getirir. Yoksa kanser mi oldum der. Çünkü medyada sürekli bunlar ön plana çıkar. Vatandaş bunlarla adeta korkutulur. Rahatsız olan herkes ilk olarak bunu düşünsün istenir.
Oysa yorgunluğun bitkinliğin sebepleri % 90 boyundan kaynaklanmaktadır.
Sık sık ateş basmalarının sebebi de boyundaki deformasyondur.
Bazen tahammülsüz olduğunuzu hissedersiniz. Bunun da sebebi boyundan olabilir.
Hatta size bir şey diyeyim mi?
Boyun sebebiyle vücudunuza yayılan ağrı göğsünüzde öyle bir hal alır ki, siz onu kalp ağrısı zannedersiniz. O zaman gelin de paniklemeyin haydi...
Oysa sebebi boyundaki deformasyondur.
Omuzlardaki kollardaki ve parmaklardaki uyuşmalar da sizi panikletmeye yeter. Felç mi olacağım ne dersiniz. Ama boynunuza baktırmak ve tedavi ettirmek hiç mi hiç aklınıza gelmeyebilir. Bu arada boyun fıtığından felç olmak en son akla gelecek rahatsızlıktır.
Ellerde ve ayaklarda yaşanan karıncalanmalar yine aynı şekilde yorumlanabilir.
Tabi bunlar artık bardağın taştığı hallerdir. Sinirlere gerçekten ciddi ciddi baskılar yapılmaya başlanmış demektir.
Bu sebeple kimilerinde kollarda incelme bile görülür. Çünkü omurilik kanalı daraldığında vücut bir şey yapamaz hale gelir. Bacaklarda sertlik başlar. Kollarda güçsüzlük başlar.
Daha neler yapar bir bilseniz?
Ama biz şu kadarını söyleyelim, siz gerisini düşünün. Vücudu yöneten beyin iyi beslenemezse vücudu ne kadar yönetebilir?
İyi yönetilmeyen vücutta aksaklıklar meydana gelmez mi?
Öyle olunca, sindirim sistemi de, karaciğer de, safra kesesi de, bağırsaklar da vs etkilenmez mi? Elbette etkilenir. Hatta bu etkileşim bir zaman sonra, boyun fıtığına artırıcı faktör olarak yansır. Durum, tıpkı tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan olayına döner.
Hastanın şikâyeti bu konuda çok önemlidir. Doktor hastasına şikâyetleri dinleme esnasında doğrudan ve detaylı sorularla şikâyetini anlatmada yardımcı olmalıdır.
İki yönlü düz boyun filmi ile fıtığa ait düzleşme, eklem aralığında daralma, boynun açılanması, kireçlenme durumu ve derecesi rahatlıkla anlaşılabilir.
Bugün birçok merkezde MR ve tomografi ile boyun fıtığının ve kireçlenmelerinin değerlendirilmesi ileri tetkik metotlarıyla yapılıyor ancak iki yönlü düz boyun filmi çoğunlukla yeterli olur. Eğer yeterli olmuyorsa o zaman doktorun MR istemesi gerekir.
Genellikle boyun fıtığı 40- 50 yaşlarında, boyun kireçlenmesi de daha sonraki yaşlarda meydana gelmektedir. Ve yine genellikle her hastada hem fıtık hem kireçlenme birlikte görülür.
Geleneksel tıp otoriteleri "Boyun fıtığı ve kireçlenmelerin ideal bir tedavisi yoktur." diyerek ağrı kesiciler, anti-romatizmal ilaçlar, kas gevşetici ve antidepresan ilaçlar, boyun korseleri, boyun egzersizleri tavsiye ederler ve ilerleyen vakalarda cerrahi müdahale yapalar.
Oysa akupunktur ile boyun fıtığında ve boyun kireçlenmesinde mevcut tedavi yöntemlerinden en az üç dört kat daha iyi neticeler elde edilmekte.
Örneğin, ameliyat önerilecek safhaya gelmiş birçok hastamız, akupunktur tedavisi ile ameliyat olmaya gerek kalmayacak şekilde iyileşmişlerdir.
Sağlıklı günler dileğiyle...
Bu yazı İttifak Gazetesinde 25.10.2020 tarihinde yayınlanmıştır. Okumak için tıklayınız: