Akupunktur. Bu sihirli, bu ilginç kelimeyi duymayanınız yok gibidir.
İçinde yaşadığımız çağ, çok büyük değişimlere sahne olmaktadır. Bu değişimler sağlık sahasında kendini çok daha bariz olarak göstermektedir. Son 15-20 yıl içinde akupunktur kelimesi günlük, haftalık, aylık basın-yayın organlarında önemli bir yer tutmaya başladı. Gün geçmiyor ki akupunkturla ilgili bir yazı çıkmasın. Tıp camiasında ve vatandaşların büyük bir kesiminde aynı soru beyinleri meşgul etmektedir. "Nedir bu akupunktur? Müsbet bir bilim mi? Yoksa fantezi bir tedavi metodu mu?.. Veya belli bir gelir düzeyindekilere hitap eden estetik bir tedavi mi?" bu ve buna benzer küçümseyici önemsemez tavırlar olageldi.
Ülkemizde akupunktur, çoğunlukla sigarayı bıraktırma, zayıflama, yorgunluk gibi durumlarda fantezi bir tedavi olarak biliniyor. Tabii bu bilgi yanlışlığının sonucu, diğer rahatsızlıklarda akupunktur tedavisi ilk anda çok kimsenin aklıina gelmiyor. Gelse bile çare olarak düşünülmüyor. Bilinen tedavilerden netice alınamadığı zaman, akupunktur son çare olarak hatıra geliyor. Eğer hastalık henüz başlamışken akupunktur tedavisi olunsa, elde edilecek başarı çok daha fazla olur.
Ülkemizde de alternatif tedaviye ilgi gün geçtikçe artmakta, akupunktur ve lazer akupunkturu tedavisine hızlı bir yönelme görülmektedir. Bu durum ülkemiz ve insan saglığı açısından çok sevindirici bir gelişmedir. Akupunktur tedaivisine ilgi gittikçe artmaktadır. Bunda akupunkturla tedavi edilen hastalıklar listesinin gün geçtikçe artmasının da etkisi vardır. Bilhassa fıtık vakalarında, yaralanma, burkulma, menisküs yırtığı, romatoid artrit, ameliyat sekel ve izlerinin, cilt kırışıklarının onarım ve tamirinde oldukça iyi neticeler alınması akupunktura ilgiyi oldukça arttırmıştır.